İçindekiler
Sivriada | Hayırsızada Tarihi
Sivriada, Prens Adaları arasında en küçüklerden biridir. İstanbul’a en yakın, Pens Adaları’na en uzak ve en batısında kalan adasıdır. İstanbul’da bulunan Fener burnu ile arasında 11 km bulunmaktadır. Uzaktan bakıldığında piramit şeklindedir, ismini de buradan almıştır. Eski adı ile Oxia adı da adanın biçimsel özelliği göz önünde bulundurularak verilmiştir, “sivri” anlamına gelmektedir. Üzerinde herhangi bir yerleşim yeri bulunmayan Sivriada, insanlar arasında “Hayrısızada” olarak da bilinir. Denizden yüksekliği 90 metredir, deniz içinden yükselen bir tepenin zirvesidir. Adanın çevresindeki akıntılar oldukça kuvvetlidir. Ada, güneyinde küçük bir liman bulundurur. İçerisinde ise küçük bir su kuyusu olduğu bilinmektedir. Adada terk edilmiş bir taş ocağı da bulunmaktadır.
Balıkçı adası olarak geçen adada birçok canlı türü de bulunmaktadır. İstiridye, midye ve çeşitli balık türleriinn görüldüğü adada birçok kuş türüne de rastlamak mümkün.
Prens Adaları, tarihte sürgün yerleri olarak kullanılmıştır, Sivriada da onlardan bir tanesidir. Gözden düşen din adamları, prensler, imparatoriçeler çoğunlukla buraya gönderilirler ve günümüzde bazı kalıntılarına ulaşılabilen manastırda mahkum edilirlerdi. Bu manastırın 10. Yüzyıldan kalma olduğu tahmin edilmektedir. Bu manastırın melek Mihail’e adandığı bilinmektedir. Zaman içinde latin korsanları ve haçlı seferlerinde İstanbul’a gelenler tarafından adaları yağmalamış, Sivriada’da bundan nasibini almıştır. Bunun yanında Sivriada, sürgünler öncesi dönemde, antik çağlarda bazı keşişlerin inzivaya çekilme yeri olarak da kullanılmıştır.
Sivriada, Bizans ve Osmanlı döneminde anakarada inşa edilecek yapıların malzemesini karşılamada da kullanılmıştır. Bazı yapılar için buradan taş nakledilmiştir. 2004 yılında Haydarpaşa rıhtımı ve Haydarpaşa limanındaki mendireklerin buradan getirilen taşlarla yapıldığı bilinmektedir. İstanbul’da süren inşaatlar için sürekli aşındırılan bir ada halini almıştır.
Köpek Katliamının Ev Sahibi: Hayırsızada
Sivriada’yı gündeme getiren üzücü bir olaydan söz etmeden tarihi tamamlanamaz. Dönemin belediye başkanı Suphi Bey, 80 bine yakın köpeği Sivriada’ya taşımış ve adını bir katlimanı altına imza olarak bırakmıştır.
1910 yılının 3 Haziranında, İstanbul sokaklarında dolaşan başıboş köpeklerin adaya sürülmesi ve orada bakım yapılmadan, ihtiyaçları karşılanmadan ölüme terk edilmeleri skandal bir anı olarak hafızalarda yerini almıştır. Aslında Fransızların hükümete yaptığı, kozmetik sektörü için canice kullandığı sokak köpeklerinin onlara satılması önerisi ve halkın buna direnmesi ile başlayan bir sürecin sonucudur bu katliam. Halk köpeklerin satılması için direnmiş ve dönem hükümeti bu sefer de yoğun köpek nüfusunu azaltmak için böyle bir çözüm buldu. Gemilerle Fransa’ya gönderilmek üzere olan köpekleri baskın yaparak kurtaran bir halk vardı. İkinci defa anlaşmaya uymaya hazırlanan hükümet bu sefer tophanede gemilerde bekletilen köpeklerin başına asker dikti. Tophanede bekletildiler uzun süre ve Fransa’dan ses çıkmıyordu, gönderim talimatı gelmiyordu. Böylece köpeklerin daha fazla bekletilemeyeceği anlaşıldı ve İstanbul’a en yakın olan Sivriada köpekler için uygun görüldü. Sivriada’ya mahkum edilen zavallı köpekler zaman geçtikçe açlık ve susuzluktan birbirlerini parçalamış, içgüdüsel bir katliama kurban giden köpeklerin çığlıkları İstanbul’dan duyulmuştur. Günlerce sonu gelmeyen ve İstanbul’da yankılanan köpek çığlıkları en son köpek can verene kadar devam etmiştir. Sesler kesildiğinde, adadaki tüm köpeklerin can verdiği anlaşılır. Olay sonrasında dehşete kapılan bazı İstanbullular, İstanbul’un işgalini ve devletin başına gelen kötülüklerden bu olayı sorumlu tutmuştur.
Tarihte “Hayırsızada Köpek Katliamı” olarak geçen bu üzücü olayın ardından adanın adı Sivriada olarak değiştirilmiş, 80 bin köpeğin anısına bir anı taşı dikilmiştir.
Yassıada’dan Sonra Sivriada’da Betona Gömülecek mi?
Geçtiğimiz yıllarda Adalar Savunması’nın yaptığı açıklama ile Sivriada’da iş makinelerinin kol gezdiği öğrenilmişti. Adada bulunan Bizans döneminden kalma manastır kalıntıları, İstanbul’un mimari tarihi açısından önemliyken, Yassıada’nın “düzenlenmesinde” kullanılan şantiye bölgesinin buraya taşındığı ileri sürüldü. Daha sonra ise bu karar hakkında suç duyurusunda bulunularak karşı çıkıldı, durdurma kararı ise uygulanmadı.
Sivriada insanlar için meskun bölge olmamasına rağmen, hayvan dostlarımızın yuvası haline gelmiş durumdaydı. Özellikle mercan ve gorgon yatakları oldukça önemli. Bizans döneminden beri bozulamamış bitki örtüsü ve arkeolojik değerleri ise tahrip edilmiş durumdaydı. Bakanlığın imara 2017 yılında açtığı ve “turizm ve kültürel tesis” olarak ilan edilen Sivriada’ya otel, fuar alanı, açık hava müzesi, kültür merkezi, spor alanı ve parklar yapılması fikri öne sürüldü. Sivriada, 2. Derecede doğal sit ve 3. Derecede arkeolojik sit alanı olarak ilan edilmiştir. 2019 yılında İstanbul 2. İdare Mahkemesi tarafından ise imara açan karar iptal edilerek inşaat izni durdurulmuştur. Sivriada şuan doğasıyla baş başa, balıkçıların mekanı, sakin ve güzel adalardan biridir.